Ümit Belen röportaj!

Bu hafta Türk dizi, sinema oyuncusu ve aynı zamanda dublaj sanatçısı her kesimin yakından tanıdığı bir isim Ümit Belen konuğumuz. Onu televizyon ekranlarından, sinema filmlerinden ve seslendirdiği belgeseller ve karakter oyunculukları ile tanıyoruz.

PAYLAŞ
Ümit Belen röportaj!
  • 1
  • 1836
  • 1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
    Loading...
  • 14 dakika da oku
  • +
  • -

“…Sanatın herhangi bir kolundaki yorumcu ya da üretici ürettiği sürece yaşar üretemediği an ölmüştür.‘’Sanat Filmi’’ tanımını kabul etmiyorum çünkü sinema zaten bir sanattır ve sanatın sanatı olmaz!”

Bu hafta Türk dizi, sinema oyuncusu ve aynı zamanda dublaj sanatçısı her kesimin yakından tanıdığı bir isim Ümit Belen konuğumuz. Onu televizyon ekranlarından, sinema filmlerinden ve seslendirdiği belgeseller ve karakter oyunculukları ile tanıyoruz. Bu röportajı kabul için kendisine sonsuz teşekkür ediyorum.  

Ümit Belen hoş geldiniz. Sizi çok kısa tanıyabilir miyiz?

-Merhaba, 23 Ekim 1965 günü İstanbul’da dünyaya geldim. İlk ve orta eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Oyunculuk yaşamıma Üniversite eğitimine başlamadan 1984 yılında Murathan Mungan’ın senaryosunu yazıp Atıf Yılmaz’ın yönettiği, Müjde Ar’la birlikte oynadığım Dağınık Yatak Filmi ile başladım. Daha sonra 1987 yılında Üniversite eğitimimi Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesinde tamamladım.

Oyunculuk kariyerinizde hayatınızı değiştiren ilk film hangisi oldu? Bugün oyunculuk konusunda farklı bir yaklaşımınız olduğunu söyleyebilir misiniz?

-Oyunculuk kariyerimde çalıştığım ilk profesyonel iş olan Dağınık Yatak filminin büyük etkisi oldu. Çünkü hepsi alanında duayen olmuş bu kadar kaliteli bir kadroyla birlikte çalışmak hem insanın ufkunu açıyor hem de mesleğe ve dünyaya bakışınızı etkiliyor. Elbette sonrasında da çok keyif alarak yaptığım işler oldu ama belki de ilk olması sebebi ile Dağınık yatağın üzerimdeki etkisi oldukça fazla. Oyunculuk ile ilgili düşüncelerim elbette değişti başladığım günden bugüne 36 sene geçti. Bu kadar süratle değişen Dünya’da meslekle ya da başka bir şeyle ilgili fikrim değişmemiş olursa biraz garip olur bence. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir J

Kendi sınırlarınızı zorlama arzunuz oldu mu? Bir oyuncu başarılasılarının ağırlığıyla nasıl başa çıkar?

-Elbette küçük ya da büyük oynadığım her rolde kendi sınırlarımı zorlamaya çalışırım çünkü her oynadığım rolün bir öncekinden daha iyi ve farklı olmasını arzu ediyorum. Başarılar ve takdir edilmek elbette çok gurur okşayıcı şeyler ama hayat o kadar dinamik bir süreç ki kazanılmış her başarı ya da ödül o an içindir, o an bitince hayatın dinamizmi eksilmeden devam eder çünkü yapılması gereken, altından kalkılması gereken yeni işler vardır üstelik birde ödül kazandıysanız artık birde beklenti çıtası sizi daha da zorlayıcı bir noktaya gelmiştir.

Christo Vladimirov Javacheff sanatçıların emekli olmadıklarını, sadece öldüklerini söylüyor. Yani bir rol başlar, bir rol biter. Siz bu sonsuz döngüyü nasıl okur ve yorumlarsınız?

-Bu tamamen katıldığım bir söz çünkü bir aktör ya da sanatın herhangi bir kolundaki yorumcu ya da üretici ürettiği sürece yaşar üretemediği an ölmüştür. Bunu fiziki ölüm anlamında yorumlamayın üretimsizlikte sanatçının, sanatçı yanının ölümü anlamına gelir ve evet sağlığım izin verdiği sürece üretmeye devam etmek istiyorum.

Oyuncular bazen belirli rolleri oynadıktan sonra bu rolleri geride bırakmanın ne kadar zor olduğundan bahsederler. Karakterden karaktere atlama deneyimini nasıl anlatırsınız? Rollerde genellikle ne ararsınız?

-Ben rolü geride bırakamamayı çok sağlıklı bir süreç olarak bulmuyorum çünkü yaratım süreci ruhsal ve teknik bir süreçtir ve bu çalışma tamamen bilinç ve bilgi ile yapılır,o yüzden rolün rolün etkisinden çıkamamayı çok sağlıklı bulmuyorum. Hatta bir anektod anlatayım; Marathon man filminin çekiminde filmin en can alıcı sahnelerinden olan sorgulama sahnesinin çekileceği gün (Filmde Dustin Hoofman amatör bir maratoncuyu, Laurence Olivier’de Dr.Josef Mengele ile çalışan kaçak bir nazi eskisi subayı oynar. Dustin Hoofman, Laurence Olivier’in adamları tarafından sahip olduğunu düşündükleri bir parçanın yerini öğrenmek için parkta antrenman yaparken kaçırılıp getirilir.) Dustin Hoofman sete herkesten sonra kan,ter  içinde gelir, Olivier ne olduğunu sorunca sorgulama sahnesine fiziksel görünüm olarak hazır olmak için sete koşarak geldim deyince,Olivier’’Oynamayı deneseydiniz keşke’’ diye cevap verir. Bence bu iki farklı tekniğin ve hazırlanma sürecinin en güzel özetidir.

Ümit Belen kimdir

Oyunculuk sizi genç tutmaya yardımcı oluyor mu? Oyunculuk hayatınızdan zevk alıyor musunuz? Tarzınızı eleştiren ve buna abartılı diyen insanlar oldu mu çevrenizde? Yıllar boyunca bu duruşu sürdürmek sizin için zor oldu mu?

-Evet, mesleğim beni genç tutuyor buna eminimJ İşimden zevk almanın ötesinde benim için kendimi ifade etme biçimi ve içsel yolculuğumun yol göstericisi diyebilirim. Tarzımı abartılı bulan olmadı çünkü oyunculuğa başladığım ilk günden bugüne, hep daha doğal nasıl yapabilirim diye çalıştım. Zorluğa gelince bir oyuncunun yaşamı zaten birçok zorlukla doludur.

Hiç işinizle rutine sıkışmış gibi hissettiniz mi? Sette en son kendinizi ne zaman yorgun hissettiniz? Bu yorgunluk filmdeki oyunculuğunuzu etkiledi mi?

-Evet, zaman zaman böyle hissettiğim oluyor ama bu sadece işle ilgili değil dış koşullarda çok ilintili. Kendimi çalışırken hiç yorgun hissetmedim çünkü sette olmak üretiyor olmak beni her zaman çok mutlu ve diri tutar.

Oyuncuların daha güçlü bir iç yaşamları olduğunu düşünüyor musunuz?

-Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum ayrıca bir oyuncu aynı zamanda çok iyi bir gözlemcidir çünkü aksi takdirde başarılı işler çıkartması pek mümkün olmaz.

Film izlerken ne sıklıkla ağlıyorsunuz? Ağladığınız film-filmler var mı?

-Elbette var, son olarak “7.Koğuştaki Mucize” ve” Bizim İçin Şampiyon” filmlerinden çok etkilenmiştim.

Kötü bir film gördüğünüzde üzülür müsünüz? Türkiye’de dram filmleri komedi filmlerinin gerisinde kalıyor. Komedi sinema seyircisi için her zaman iyi bir silah mıdır?

-Evet, özellikle yerli yapım bir film iyi değilse üzülürüm çünkü amacına ulaşmayan, öyküsünü doğru anlatamayan her filmin arkasından vizyona girecek filmleri de olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Türkiye’de seyircinin genel eğilimin komediden yana olduğu bir gerçek ancak iyi yapılmış dramlarda izleyici ile bir buluşma sağlıyor. Bu anlamda evet komedi iyi bir silah ancak burada kastım iyi yapılmış komedi filmleri.

Türk film endüstrisi neden aksiyon film çekemiyor? Yeterince inandırıcı değil miyiz yoksa? Bizim filmlerimiz tüm dünyada aynı anda neden vizyonla buluşmuyor?

-Türk film endüstrisinin dünya ölçeğinde aksiyon filmi çekebilmesi için şu an sahip olduğundan çok daha ileri teknik donanıma sahip olması lazım ayrıca bütçe olarakta var olan bütçelerin kat be kat üzerinde bütçe ayırabilmeli çünkü bir aksiyon filminin inandırıcılığı tamamen teknolojik imkanlara ve dolayısı ile bütçeye bağlı. Bizim çektiğimiz filmlerin Dünya’da aynı anda vizyona girebilmesi için ona göre bir dağıtım ağı ile çalışması gerekir bunun içinde eldeki ürünün Dünya standartlarında olması lazım ancak belki birkaç istisnai film haricinde henüz o standarda ulaşabilmiş değiliz.

Özgünlük, giderek daha fazlasını ararken bulduğunuz bir şey mi? Dublaj yaparken ya da film setinde olayların giderek gerçeklikten uzaklaştığı bir anınız var mı?

-Özgünlüğe belki birkaç detay dışında ulaşabildiğimi düşünmüyorum ama arayışım kariyerim boyunca devam edecek. Gerçeklikten uzaklaştığım bir an hiç olmadı.

Modern bir Avrupalı havanız, duruşunuz ve tarzınız var. Tam bir Hollywood aktörüsünüz. Bu durum teklif aldığınız rollerde etkili oluyor mu?

-Evet, özellikle son dönemde oynadığım rollerde görünüşümün çok etkisi var.

Türkiye’de tüm oyuncuların film setlerinde ortak sorunu nedir sizce? Ülkemizde dizi ve filmlerde oyuncu rolünü icra ederken ne kadar özgür?

-Bunun cevabi o kadar uzun ki bu konu için başlı başına bir söyleşi yapmak gerekir ama kronikleşmiş pek çok sorun var. Genel anlamda oyuncunun icrası açısından bir sorun olduğunu söyleyemem.

Oyuncuları koruyan bir meslek birliği, sendika var mı? Yıl 2020 telif konusunda somut bir adım atıldı mı?

-Hem telif hakları için BİROY adında bir meslek birliğimiz hem de sosyal haklar için OYUCULAR SENDİKASI var ancak özellikle telif konusunda artık ciddi biçimde yasa olarak destek gerekiyor çünkü yasa desteği olmadan her girişim bir noktada tıkanıyor.

Geçmişte size gerçekten ilham veren, oyuncular, yönetmenler var mıydı?

Elbette Al Pacino,Edward Norton, Matthew McConaughey, Joaquin Phoenix özellikle etkilendiğim ve yaptıkları herşeyi takip etmeye çalıştığım oyuncular.Yönetmen olarakta Guiseppe Tornatore,Oliver Stone,Stanley Cubrıck’i çok etkileyici buluyorum.

Sanat hayatınız boyunca en çok kimlerden ve neler öğrendiniz?

-Ben çok şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum çünkü sinema tarihinde kilometre taşı olan birçok yönetmen ve oyuncu ile çalışma şansı buldum ve her birinin ufkumu açmamda büyük katkıları oldu.

Ümit Belen filmleri

Modern sanata karşı çok katı bir politika var dünyada. (Gerçi modern sanatta tartışmaya açık bir konu.) Bu nedenle sanat filmleri de zamanında çok topa tutulmuştur. Dengeler nasıl değişti? Olgunlaştık mı sizce?

-Dengelerin değişmesinden ziyade sanırım izleyici farklı üsluplarla öyküsünü anlatmaya çalışan sinemacıları benimsemeye başladı, her ne kadar yinede ana akım filmler daha çok kabul görse de her tür film için özellikle de teknolojinin gelişmesi ve mecraların çoğalması ile birlikte seyirci ile buluşma şansı çoğalmaya başladı. Ayrıca ben ‘’Sanat Filmi’’ tanımını kabul etmiyorum çünkü sinema zaten bir sanattır ve sanatın sanatı olmaz. Filmin sanatlı bir üretim olup olmadığı tartışılabilir fakat film türleri komedi, dram,macera vb.gibi sınıflandırılabilir.

Türk dizilerinde aynı senaryo ve hikaye ile farklı oyuncularla yol alan dizi filmler var? Neden bir hikayeyi bu kadar çabuk tüketiyoruz?

-Çünkü Türk sinemasında olduğu gibi dizilerde de bir ‘’moda’’ var ve herkes bu modayı takip etmeye çalışıyor ayrıca anlatılabilecek öyküler belli zorunluluklardan dolayı bir çerçeveye sıkışınca çokta özgün üretimler çıkamıyor ancak son dönemde internet platformları için yapılan dizilerde oldukça özgün ve kalite itibarı ile hayli iyi işler ortaya çıkıyor.

Ne olacak 90 dakikanın üstünde olan televizyon dizilerimiz? Sizce 90 dakika – 45 dakikaya karşı mağlup oldu mu dersiniz? Artık bir Netflix gerçeği var!

-Evet, şu an TV dizileri 120-180 dakika arasında ve en azından bir müddet daha böyle gidecek gibi görünüyor ancak önce Netflix’in sonrasında da Disney, Amazon, Apple TV gibi büyük internet platformlarının girişiyle birlikte zaman içinde yayıncılık ağırlıklı olarak internet platformlarına kayınca her şey olması gereken noktaya dönecektir.

Bu güne kadar en çok sevdiğiniz rolünüz hangisi?

-Çok ayırmam mümkün değil hepsi ayrı ayrı benim için değerli.

Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

-Bu yıl en azından şu an için planlanan yeni bir projem yok ancak seslendirme yoğun biçimde devam ediyor.

Türkiye’de sanat yapmak ve sanatçı olmak neden zor ve neden bu kadar kolay? Yılların usta oyuncusu, düşük bir ücretle sete zamanında gelmiş, rolünü önceden ezberlemiş, kostümünü giymiş ve makyajını yapmış, köşesine çekilerek sahnesinin gelmesini bekliyor! Yeni yıldızı parlayan genç başrol oyuncusu kaprislerle dolu bir dünyada yaşıyor. Sahne çekilmeye başladığında bizim genç yıldız sürekli ezberini unutuyor… Adalet terazisi setlerde nasıl dengeleniyor? Benzer bir durumla karşılaştınız mı?

-Bu ve benzer tatsız durumlar sadece film ya da TV sektöründe değil yaygın olarak pek çok sektörde var bu sanırım ülkemizin genel sorunlarından biri.

Sanat karın doyuruyor mu?

J Söz konusu olan sadece karın doyurmaksa,evet…

Klişe ama gerçek, sanatçı toluma mal olmuş kişidir. Oyuncunun sanat dışında siyasi duruşu ile sahneleri doldurması izleyici ile oyuncu arasında çatışma yaratır mı? Mesela Yeşilçam döneminde ünlü aktör ve aktrislerin 1 Mayıs’ta ellerinde pankartlarla dolaştıklarının fotoğrafı var arşivlerde.  Sanatçılar toplumun, siyasetin içinde olmalı mı yoksa olmamalı mı?

-Bu sorduğunuz soru lise yıllarımda münazara konumdu J Evet, elbette sanatçı topluma ışık tutmalı, belli sorumluluklar almalı ancak şahsi kanaatim sanatçı bir siyasi görüş ya da ideoloji ile bağdaştırılırsa sonrasında yapacağı bütün üretimler o görüş ya da ideoloji penceresinden değerlendirilmeye başlanır ki, bence bu durum üretimi belli bir çizgi içerisine hapsetmiş olur. Ama yinede unutmamak gerekir ki sanat yol göstericidir.

Birazda toplum diyelim. Toplumun en masum ve en savunmasız yüzleri kadınlar ve çocuklar. Günümüzde tüm dünyada kadınların hala eşitlik için mücadele ettiklerini görmek sizde nasıl duygular uyandırıyor?

-Bu beni son derece üzen durumlardan biri kadınların hala hak arayışı içinde oldukları, çalışma hayatında ya da sosyal hayatta eşit ve özgür bireyler olarak var olmadıkları toplumlar bugün anladığımız anlamda gelişmiş toplumlar olamaz. Çocuklar konusu ise en hassas noktam,Dünya üzerinde çocukların açlıktan,yetersiz sağlık hizmetinden,savaşlardan dolayı hayatlarını kaybetmeleri bütün insanlığın ayıbıdır ve Dünya devletlerinin en acil çözmesi gereken konudur.

Ümit Bey biraz da özel hayatınızdan bahsedelim. Evli misiniz?

-Evet, evliyim ve 10 yaşında bir kızım var.

Oyunculuktan vazgeçmeyi düşündünüz mü? Sanat bir ifade biçimi, oyunculukta kendini ifade etme biçimidir diyebilir miyiz?

-Hayır, düşünmedim çünkü kendimi ifade etmemin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorum.

Oyunculuğun öğrenebileceğiniz bir şeyden çok içgüdü ve yetenek meselesi olduğunu söyleyebilir misiniz? Genç yeteneklere mesajınız nedir?

-Oyunculuk elbette temelinde yetenek ve içgüdü meselesidir ancak yeteneği parlatan şey çok ama çok çalışmaktır. Çok yetenekli ama yeteri kadar çalışmayan bir oyuncudansa, nispeten daha az yetenekli ama çok çalışkan bir oyuncuyu tercih ederim her zaman.

Gerçeküstü; filmler ve hikayeler mi, yoksa hayatın özü mü?

-Yerine göre tabii ama gerçekçi ve hayata dair bir mesajı olan filmleri çok daha fazla tercih ederim.

Okuyucularımıza ve dünyaya mesajınız?

-Savaşların ve açlık sorunun olmadığı, silahlanmaya harcanan kaynakların Dünya insanlarının refahına ayrıldığı ve mutlu çocukların yaşadığı bir dünya diliyorum.

Ümit Belen resmi sosyal medya hesaplarına ulaşmak ve takip etmek için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.

Instagram: umitnbelen65 ve Twitter : @UmitBelen

1 Yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Tüm Hakları Saklıdır! İçeriklerin kopyalanması halinde yasal işlem başlatılır!