Artık yeni Türkçe Pop, Rap oldu! Küçüklüğümden beri en büyük dileğim sanatçı olmaktı!
Bu hafta röportaj bölümümüzde seslendirdiği şarkıları yepyeni bir ritme dönüştüren, kendi başına dalgalar yaratan, tüm spektrumlardan ilham alan, R&B ve rap müzik üzerine benzersiz, modern bir duruş sergileyen, müziğe olan sevgisiyle büyük bir başarıya ulaşan bir R&B dehasını sizlerle buluşturuyoruz. Dünyayı fırtınayla fethetmek için gereken her şeye sahip, gelecek vadeden yetenekli bir R&B şarkıcısı ve söz yazarı AYDEED ile mutlaka tanışın.
Akılda kalıcı ritimleri, anlamlı sözleri ve büyüleyici güzelliği ile müzik dünyasında adından söz ettirmeyi başaran AYDEED, müziğine çok fazla enerji katıyor. Bu yüzden kesinlikle sesindeki tutkuyu duyacaksınız. Müzikle dolu bir sohbete hazır olun. Başlıyoruz.
2019 yılında ilk teklisi “Aklımda” ardından 2020 Mart ayında “Kısa Zaman İçin” Temmuz 2020 tarihinde “Söz” ve 2020 yılının son aylarında “Bilmezdim” yeni teklisini müzikseverlerle buluşturan AYDEED ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
AYDEED haberonu.com’a hoş geldin. Söyleşimize güncel ile başlayalım istedim. Tüm dünyada pandemi kabusu var. İnsanlığın çehresi değişiyor. Birçok sanat dalı da kuşkusuz bu salgında payına düşen negatif yükü fazlasıyla sırtladı. Sinema, tiyatro, müzik kısaca sahne sanatlarının faaliyetleri bir bir durdu. Bu ağır yük sanatın ve sanatçının omzunda giderek kamburlaşırken böyle bir dönemde müzik üreticisi olmak ve sürdürülebilir olmak zor değil mi?
-Hoş bulduk! Türkiye’de maalesef yıllardır ilk susturulan hep müzik oldu. İnsanlar her eğlenmek istediklerinde müziğe koştuklarından, müzik bir eğlence aracı olarak görülüyor. Halbuki müzik hayatımızın bir parçası. “Sussun!” dendiğinde susturulacak kadar basit ve yüzeysel değil. Dediğiniz gibi sinema, tiyatro gibi sahne sanatlarının da faaliyetleri durduruldu ki zaten Türkiye’de sanat yıllardır bu negatif yükü taşımakta. “Meslek değil de hobi olarak yap”tan ibaret sanat burada. Covid sırasında da sanatın ilk durdurulan şey olması, beni çok üzüyor ama ne yazık ki şaşırtmıyor da. Böyle bir dönemde üretmek ve devamlılık sağlamak zor. Hareketlerimiz, yaşantımız kısıtlandı. Ben hala okuyorum ve geçim kaynağım müzik değil, o yüzden bu konuda daha esnek davranabiliyorum. Geçim kaynağı müzik olan sanatçıları hayal bile edemiyorum. Geçen gün izlediğim bir videoda Serkan Fidan diyor ki “Türkiye’de müzisyen olmak, her düştüğünde bir avuç toprakla kalkmaktır.” gerçekten öyle. Ben de bir dönem sahne aldım ve kazandığım para sarf ettiğim eforun yanından bile geçmiyordu. Zaten hal böyleyken her şey daha da zorlaştı.
2020 yılının son aylarında deyim yerindeyse taptaze “Bilmezdim” adlı yeni teklin müzik platformlarında yerini aldı. Hayırlı olsun. Mükemmel ve farklı bir çalışma olmuş. Neler söylemek istersin?
–Çok teşekkür ederim. Başlangıçta “Bilmezdim”i Eftalya Yağcı için yazmıştım fakat bir şekilde olmayınca benim şarkım oldu. Yazarken duygularımın çok yoğun olduğu bir şarkıydı. Bittiğindeyse çok içime sinmişti. Slow şarkılar yazmayı daha çok seviyorum çünkü o zaman kendime ve dinleyenlere karşı daha dürüst hissediyorum. Duygularımdan kaçamıyorum. Her seferinde hem lirikal olarak hem de müzikal olarak bir önceki yaptığımın üzerine koymaya çalışıyorum. Sonuçtan da çok memnunum.
AYDEED Sahne adın. Gerçek adın ne?
-Gerçek adım Ayça Dalaklı. Çıkış yaptığım zaman ilk 4 şarkımı Ayça adı altında çıkarmıştım hatta.
Bir müzisyen ve söz yazarı olarak diğer sanat biçimlerinden veya müzisyenlerden farkın ne?
Ben gün içinde her şeyden ilham alıyorum. Bir anda aklıma şarkı sözü geldiği de oluyor. Hatta “Bilmezdim”in sözü olan “O kadar ışık içinde yakalandım yine karanlığa” aklıma okulda merdivenlerden inerken gelmişti, not almıştım ben de. Hislerimi en iyi kendim anlatabilirim, kendi yaşadıklarımı en iyi ben yansıtabilirim. O yüzden yazabildiğim için çok mutluyum. Keşke ben yazsaydım dediğim şarkı da çok var ama bu şekilde kendimi daha iyi ifade ettiğime inanıyorum. Tabii ki usta söz yazarlarıyla çalışmayı çok isterim.
Şarkılarında özellikle vermek istediğin bir mesaj var mı?
–Büyürken Türkçe şarkı içeriklerinin ne kadar kısıtlı olduğunu gördüm. Tabii ki çok değerli istisnalar da var ama genel olarak hep aynıydı. Ben kullanılan dilin kalıplarına sığmamaya çalışıyorum. İçimden geleni yazıyorum. Yazarken yeri geldiğinde İngilizce’ye dönüyorum. Sadece aşk gibi konularda yazmamaya özen gösteriyorum. Kalıplara değil de kendime sadık olmaya çalışıyorum. Çeşitlilik benim için çok önemli. Ben de bunun peşinden gidiyorum.
Mikrofonu alman için sana ilham veren ilham perileri veya kahramanlar oldu mu? Sana en çok ne ilham verir?
–Ailemde hiç sanatçı yok. Benim de o yüzden rol modellerim hep dinlediğim insanlar oldu. 90’ların ve 2000’lerin korkusuz ve seksi kadınları bana çok ilham veriyor. Feminen yönlerini herkesin istediğinin aksine bastırmadan, özgürce yaşamaları beni her zaman büyülemiştir.
–Beyoncé, Aaliyah, Mariah Carey, Left Eye, Gwen Stefani gibi isimler beni çok etkilemiştir. Şarkı söyleyebildiğimi arkadaşlarımla Hepsi Grubu coverları yaparken keşfettim. Zaten Disney ile büyüyen bir çocuk olarak da hep isterdim müzisyen olmayı.
Çocukluğundan beri müzikle iç içesin. Müzisyen olmasaydın ne olurdun?
–Küçüklüğümden beri en büyük dileğim sanatçı olmaktı aslında ama tabii her çocuk gibi ben de sırasıyla doktor, veteriner vb. gibi mesleklere kendimi yakın hissetmiştim. Bilkent Üniversitesi’ne İngilizce-Fransızca Mütercim Tercümanlık öğrencisi olarak girmiştim ama kendimi yaratıcılıktan uzak tutamayıp İletişim Tasarım bölümüne geçiş yaptım. Henüz mezun olmadım ama müzisyen olmasaydım da yaratıcılığımı kullanacağım bir meslek seçerdim. Tan Sağtürk Dans Akademisi’nde “street jazz” eğitimi aldım. Dans etmeyi çok seviyorum.
–Sanırım dansçı da olabilirdim.
Birden fazla dil biliyorsun, bu sanatına da yansıyor bu durum metrik tarzını nasıl etkiledi?
–Yabancı dile yatkın olmak benim için büyük avantaj oldu. İngilizce ile hep iç içeydim, o yüzden çeşitli birçok sanatçıyı keşfetme fırsatı buldum. İnsan anlayabildiği şeyin peşinden gidiyor tabii. Sadece İngilizce değil Korece şarkıları da çok seviyorum.
–2013’den beri dinliyorum ve kesinlikle sound olarak bana ve prodüktörüm Berkin Laleli’ye çok şey kattı. Her dilden bir şeyler dinlemeye çalışıyorum. Kendini tekrar etmemek adına önemli olduğunu düşünüyorum.
Dışarıdaki birçok genç, tıpkı senin gibi olmak istiyor. Hedeflerine ulaşmaları için onlara ne tür bir tavsiye verirsin?
–Ben yıllardır şarkı çıkarmak isterken 2019’da çıkardım ilk şarkımı. Çünkü doğru zamanın geldiğini hissettim ve olaylar da zaten kendiliğinden gelişti. İnsan hayallerine hemen ulaşabilmeyi istiyor ama inanın her şeyin doğru bir zamanı var. Zamanı geldiğinde, hazır olduğunuzu hissedeceksiniz ve hiç tereddüt etmeden adım atacaksınız. Bu süreçte kendinizi güncel tutmaya ve geliştirmeye özen gösterin. Kendinize güvenin.
Modern rap nedir? Hip-Hop, R&B şarkıcısı terimlerini bilmeyenler için biraz açalım mı?
–New school da dediğimiz modern rap, old school’un daha kompleks halidir. Old school’da olan her şeyin daha da geliştirilmiş hali denebilir.
Türk Pop müziği sırtını bir dönem dudak büktüğü Rap müziğe dayadı. Neler söylemek istersin?
–Artık yeni Türkçe Pop, Rap oldu. Pop zaten popülerden geliyor. Şu anda da rap müzik revaçta dolayısıyla şaşırmıyorum. İyi oldu bence, hep aynı şeyleri duymaktan sıkılmıştım.
Hip-Hop, R&B müziğinin nesini seviyorsun?
–Her konudan bahsedebilmesini seviyorum. Dediğim gibi çeşitlilik benim için çok önemli bir etken ve Hip-Hop, R&B’de her konuda şarkı bulabilirsiniz. Sanat sansürsüz güzel bana göre, Hip-Hop’ta da durum böyle. Aynı zamanda homojen bir tür değil. Kulağıma da daha zengin geliyor.
Türk kadın Hip-Hop, R&B şarkıcısı ve söz yazarı olarak kaç kişisiniz?
–Yeni yeni birçok ismin çıktığını, ürettiğini görüyorum. Ama göz önünde olan kadınlar erkeklere göre çok az. Tanıdığım tüm kadınlar şarkılarını kendileri yazıyor zaten. Umarım sayımız zamanla daha da artar. Fakat niceliğin de nitelikten daha önemli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Türkçe R&B’nin kaliteli bir şekilde ilerlemesini çok isterim.
Müzik camiasında ne tür tepkiler alıyorsun?
–Sadece 1 yıl gibi kısa bir zaman diliminde çok güzel tepkiler aldım. Hiç reklam yapmadan çok güzel bir kitleye ulaştım. Çok değerli sanatçılarla tanıştım. Geçen sene ihtimal vermeyeceğim müzisyenlerle takipleştim. Kısa zamanda çok şey başardığımı düşünüyorum kendi adıma. Müziğimin de üstüne koyduğumu görebiliyorum.
Coğrafya kaderdir yaptığın müzik için yanlış ülkede olduğunu düşünüyor musun?
–R&B’yi Türkçe yapmak gerçekten zor. “Bilmezdim”de autotune kullanmamama rağmen hala çeşitli kadın rap sanatçılarına benzetiliyorum, çoğu aşina değil çünkü R&B’ye. Burada çok dinlenmeyen bir tür, dolayısıyla playlistlere de Hip-Hop/Rap adı altında giriyorum. Henüz Türkiye’de bunun için uygun bir zemin yok ama belki de ben ve benim gibi olan sanatçı arkadaşlarım Türkiye için bu zemini hazırlıyoruzdur. Bunu düşünmek de beni çok mutlu ediyor ve heyecanlandırıyor. İlerde bir gün Türkiye’de R&B’nin öncülerinden biri olarak anılmak hayallerimden bir tanesi.
Bir sanatçıyı gördüğünüzde onda aradığınız üç şey nedir?
–Çeşitlilik, özgünlük, saygı.
Bu sıralar kafana taktığın şarkı hangisi?
–Bu aralar en çok Kali Uchis – Dead To Me dinliyorum.
Moda ikonun var mı?
–Gün içinde Instagram, Pinterest gibi sosyal mecralarda çok fazla outfit görüyorum hoşuma giden. Hepsinden bir şeyler kapıyorum ama genel olarak Rihanna’nın tarzını çok iyi buluyorum.
Sence toplumun üstesinden gelmesi gereken temel engeller nelerdir? Bir bütün olarak daha mutlu ve pozitif olmak için toplumun yapabileceği herhangi bir şey var mı?
–Saygı ve dürüstlük asla aşılmaması gereken iki çizgidir benim gözümde. Bu çizgiler aşıldığında her şeyin alt üst olduğuna tanıklık ederiz. Bir toplumun mutlu ve pozitif olması için o toplumun refah içerisinde yaşaması gerektiğine inanıyorum. Kimseden birdenbire işsizliğin, türlü suçların önünün arkasının kesilmediği bir yerde mutlu olmasını bekleyemeyiz. Gelecek kaygısı varken, insanlar yarın ne yiyeceğiz ya da yarın başıma bir şey gelir mi düşüncesiyle huzurlu olamaz. Ülkemizde kadına ve hayvanlara çektirilen acıdan ülkece nerde olduğumuzu görebiliriz diye düşünüyorum. Umarım her şey bir gün düzelir.
Ünlü olmak nasıl bir duygu? Zenginlik, şöhret, kısaca sosyal çevren değişti mi?
–Kendime henüz ünlü diyemiyorum. Mesajlarına yetişebilen ünlü diyelim 🙂 Zenginlik, şöhret tabii güzel şeyler. Kimse ben zengin olmak istemiyorum demez. Ben de sevdiğim işle çok para kazanmayı isterim ama henüz böyle bir şey söz konusu değil. Sosyal çevrem tamamen değişmedi de gelişti diyelim. Artık etrafımda sanatla, sosyal medyayla ilgilenen daha çok insan var. Bu durum da beni mutlu ediyor. Müziğim hakkında fikir almak istediğimde objektif cevaplar verebilecek çok fazla insan var artık etrafımda. Birbirimize çok destek oluyoruz ve kendimi baştaki gibi yalnız hissetmiyorum hiç.
Röportajlar döneme tanıklık eder. Bir sonraki röportajımızda neler konuşuruz sence?
–Bir sonraki röportajda çıkaracağım EP hakkında konuşuruz bence. Umarım daha büyük başarılarla dönerim sizle sohbete.
Kendini üç kelime ile özetleyebilir misin?
–Değişken, inatçı, eğlenceli.
Hayaline ulaştığını ya da dokunduğunu düşünüyor musun?
–Hayallerime giden yolda kendime koyduğum hedefler var. Onları da zamanla tek tek gerçekleştiriyorum. Hep çok büyük hayallerim olmuştur. Hayallerimde kendimi kolay ulaşılabilen yerlere konumlandırmamışımdır hiç. Henüz yolun başındayım o yüzden kendi şarkılarımı çıkararak hayallerime dokunduğumu düşünüyorum.
Mutfakla aran nasıl?
–Geçen sene kendi evime çıktığımda başladım yemek yapmaya, ondan önce ailemle yaşarken mutfağa girmemiştim hiç. Benimki biraz zoraki bir başlangıç oldu ama sevdim yemek yapmayı. Yemektense yapmayı daha çok sevdiğimi fark ettim. Beyaz ette ve asya mutfağında çok iyiyimdir.
Ne tür kitaplar okuyorsun?
–Psikolojik ve romantik eserleri seviyorum. Mizah kitaplarını da okurum zaman zaman. Genel olarak sürükleyici olması benim için büyük etken, zira dikkatim çok çabuk dağılır.
Sır saklar mısın?
–Sır saklamayı hiç sevmiyorum, bu konuda çok iyi olduğum için herkes sırlarını benle paylaşır. Bu yüzden zaman zaman patlayacakmışım gibi hissediyorum. Lakin bunun karşılığında başkalarının sırlarından ilham alıp şarkı yazdığım da oluyor, ne yalan söyleyeyim.
Magazinsiz olmaz! Biraz da özel hayatın diyelim mi?
–Set ile yaklaşık bir buçuk yıllık bir ilişkim var. O da rap sanatçısı. Biz de müzik sayesinde tanıştık zaten. İlişkimiz başlamadan önce de bana müzik konusunda çok yardımcı olmuştur.
–Beni birçok kişiyle Set tanıştırdı. Beraber stüdyoya girip müzik yapmayı çok seviyoruz. Bazen birbirimizin kayıtlarını alıyoruz. Hatta beraber iki şarkı yaptık bir tanesi onun albümünde olacak. Diğeri de benim EP’de. Bazen dezavantajları da oluyor tabii. Birbirimizin düşüncelerini çok önemsediğimiz için işin içine ilişkimiz de girince eleştirilere alınabiliyoruz. Zamanla aştık ama bunu da artık müzik konusunda eskisi kadar hassas değiliz birbirimize karşı. Daha objektif bakabiliyoruz. Bu arada Set’in de yeni teklisi “Otomatik” klibiyle beraber yayınlandı! Bugüne kadar en beğendiğim şarkısı. Size de öneriyorum.
Okuyucularımıza ve dünyaya mesajın?
–Aslında vermek istediğim çok mesaj var ama son birkaç günde karşılaştığım bir şeyden bahsetmek istiyorum bu sefer. “Bilmezdim” çıktıktan sonra gelen bazı olumsuz yorumlar ilgimi çekti. Kafama taktığımdan değil ama madem bir mesaj veriyorum, burda dile getirmek isterim. İnsanlar sosyal medyada gerçekten çok acımasız olabiliyorlar. Aylarca üzerinde uğraşılan ve emek verilen işleri, “çöp” diyerek tek yorumda harcayabiliyorlar. Ya da “Sen şarkı söyleme!” tarzı yorumlar yapabiliyorlar. Karşınızdaki insanın bilgi birikimini tanışmadan bilemezsiniz. Karşınızdaki insanın o sırada hayatında neler yaşadığını bilemezsiniz. Hatta hiçbir zaman karşınızdaki insanın sizden daha zeki olduğuna ihtimal vermezsiniz bile. Sosyal medyada yazılan her şeyin kalıcı olduğuna inanıyorum. Karmaya da inancım tamdır. O yüzden sosyal medyada yorum yaparken saygı çerçevesinde yorumlar yapmasını diliyorum herkesten. Karmanın bir gün sizi vurmaması dileklerimle…