Bu hafta röportaj bölümümüzde ülkemizin önemli siyasetçilerinden, akademik kariyeri, siyasetteki rolü, çizgisi ve ilkeleriyle çok özel bir ismi konuk ediyoruz. Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz.
Bu söyleşimizde Türkiye ve dünyada uygulanmaya başlanan Covid-19 aşısını, ana başlıkları ile Türk ve dünya siyasetini, yeni kurulan partileri ve parti başkanlarını, ekonomiyi, 2021 asgari ücretini, Türkiye’nin dış politikasını, Amerika Birleşik Devletleri’nde son seçimle başa gelen Joe Biden ile birlikte Ankara-Washington hattını, kısaca siyaset ve toplumu yakından ilgilendiren konuları ana hatları ile mercek altına alacağız.
Sayın Başkanım yayınımıza hoş geldiniz. Güncel ile başlayalım istiyorum. Bugün tüm dünyada malum pandemi süreci devam ediyor. Aşı çalışmalarında ise sona gelindi denebilir. Artık Covid-19 aşısı kapıda. Haliyle aşı uygulaması bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Vatandaş aşının yapılıp yapılmamamsı konusunda ise ikiye bölündü. Pandemi sürecini en başından itibaren aşı uygulaması sürecine kadar nasıl okuyor ve yorumluyorsunuz?
-Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamaları doğrultusunda ülkemizde uygulanacak aşının Çin menşeli inaktif aşı olduğu bilinmektedir. İnaktif aşılar direkt olarak virüsün öldürülmesiyle elde edilen ve üretim şekli geçmişte de bilinen eski tip aşılardır. Her aşı üretim çalışmasında olduğu gibi Covid-19 aşısının üretimi de belli bilimsel kurallar silsilesi içinde olmaktadır. Bu silsile faz 1, faz 2, faz 3 ve faz 4 çalışmalarını kapsamaktadır.
-Bu çalışmalardan ilk üçünün aşı uygulanmadan önce tamamlanmış olması gereklidir. Bu üç çalışma aşının güvenlik ve yararlılık durumunu ortaya koyar. Faz 4 çalışması ise geniş kitlelere uygulanmış olan aşının neticelerinin raporlanması çalışmalarını içerir. İnaktif aşı 14 gün arayla iki doz halinde uygulanır. Aşının koruyuculuk süresi hakkında ancak uygulama sonrası kesin bir bilgi elde edilebilecektir.
-Bakanlık tarafından ücretsiz olarak uygulanacağı bildirilen Çin aşısının faz 3 çalışmalarına dair herhangi bir rapor henüz açıklanmamıştır ve sonuçlar olumlu geldiği takdirde uygulanmasında bir sakınca olmayacaktır.
2021 yılı asgari ücreti konuşalım biraz. DİSK: “Asgari ücret net 3 bin 800 lira olmalı” dedi. Öte yandan CHP: “Asgari ücret 3 bin 100 lira olmalı” şeklinde açıklama yaparken, İYİ Parti: “En az 3 bin lira olmalı” ve HDP kanadı “Asgari ücret en az 4 bin lira olmalı” dedi. Diğer siyasi partilerden de asgari ücret için teklifler var. AP: Adalet Partisi’nin asgari ücret için teklifi ne olur?
-Gelişmiş ülkelerde asgari ücretler belirlenirken minimum yaşam indeksi göz önüne alınır. Minimum yaşam indeksi, bir kişinin insani koşullarda yaşaması için gereken toplam harcamaların o ülkedeki para birimi olarak tespit edilmesi sonucu oluşan asgari tutardır. Bu tutar ülkenin hayat pahalılığına göre değişir.
-Avrupa’da en düşük asgari ücret Yunanistan’da verilmektedir ve bu miktarın bizim paramızdaki karşılığı 7 bin TL’dir. Ekonomik kriz yaşayan Yunanistan bile zor şartlarına rağmen bu miktarı verebiliyorsa ülkemizin de buna yakın bir asgari ücreti vermesi gerekir. Yıllık enflasyon artış hızımız da göz önüne alındığında bu ücret en az 5 bin TL olmalıdır.
Şimdi de Türkiye’de yeni kurulan siyasi partileri ve siyasetçileri ele alalım. Biliyorsunuz eski Dışişleri Bakanı ve eski Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisi ile siyasete adım attı. Ardından eski Türkiye Dışişleri ve eski Ekonomi Bakanı Sayın Ali Babacan DEVA Partisi’ni – (Demokrasi ve Atılım Partisi’ni) kurdu. Yakın zamanda Memleket Hareketi adı altında Türkiye’yi dolaşan Sayın Muharrem İnce, yeni bir parti kuracağını açıkladı ve Cumhurbaşkanlığına tekrar aday olmak istediğini belirtti. Aynı eksende Sayın Mustafa Sarıgül Türkiye Değişim Hareketi partisi hazırlık çalışmaları ile siyaset gündeminin merkezinde yerini aldı. Siyasette bu yeni parti kurma çalışmalarını nasıl yorumluyorsunuz?
-Ülkemizdeki eski siyaset anlayışı yerini başkanlık sistemi ve ittifak siyasetine bırakmıştır. Artık AKP ve CHP’nin bile tek başlarına varlık gösteremeyecekleri %50+1 barajı ortaya çıkmıştır. Mevcut partilerin hiçbirinin tek başına ipi göğüslemesi mümkün değildir ve ittifaklar zarurettir. İş ittifak kurmakla da bitmiyor, kurulan bir ittifaka çok sayıda partiyi çekerek toplanacak oy sayısını artırmak gerekiyor. Yani bu demektir ki kurulmuş ya da kurulacak en küçük parti bile hayati önem taşımaktadır. Bu duruma belirtmiş olduğunuz partilerde dahildir.
-Tabi ki aynı durum bizim partimiz içinde geçerlidir. Ancak bir şartla! İttifaka girecek olan bir partinin seçime girme yeterliğini almış olması gerekir. Bunun için de en az 41 vilayette 1/3 ilçesini kurarak il kongrelerini yapmış olması ve seçimlerden 6 ay önce genel kurulunu tamamlamış olması gerekir. Ülkede kurulan her parti demokrasinin güçlenmesi demektir ve bu durumu olumlu karşılıyorum. Bilindiği üzere başkanlık sistemi öncesi siyasette koalisyonlar seçimden sonra olurdu. Artık bu sistem tersine dönmüştür ve koalisyonlar seçimlerden önce olmaktadır. Koalisyonların yeni adı ittifak olmuştur.
Türkiye’de erken seçim olur mu dersiniz? Şayet olursa öngördüğünüz bir takvim var mı?
-Erken seçimlerin olması AKP’nin seçimleri garantileme koşulu ile doğru orantılıdır ve hükümetin iki dudağının arasındadır. Bu şartlar oluşmadan hiçbir güç ülkeyi erken bir seçime götüremez. AKP’nin bütün çabası oyları daha fazla erimeden bu şartları oluşturmaktır.
-Artık oylarını artıracak bir sebep yaratamadığı için rakibin oylarını düşürecek ya da bölecek çalışmalar ve gayretler içindedir. Bu nedenle CHP’nin oylarını bölecek parti ya da partilere destek verebilir. CHP’yi terörle özdeşleştirerek hürmetten düşürme gayreti de bunun bir parçasıdır. Aynı şekilde İYİ Parti’ye FETÖ karalaması da yine bu gayretin bir parçasıdır. Yine Saadet Partisi’ni bölmek içinde rahmetli Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın kurmuş olduğu partiye destek verebilirler…
-Önümüzdeki günlerde bu tür faaliyetlere şahit olacağız. Ayrıca bir husus daha vardır ki bu da olasıdır! Seçimler yapılmayabilir! Allah korusun bir savaş ve bir iç karışıklık hali gibi mücbir bir sebep seçimlerin yapılmaması için önemli bir gerekçedir. Bunu telaffuz bile etmek istemiyorum lakin böyle örnekler ülkelerin tarihlerinde mevcuttur.
Başkanım sizde 24 Haziran 2018 tarihinde Türkiye Genel Seçimleri’nde Cumhurbaşkanı adayı olmak için başvuruda bulunmuştunuz. Bu bağlamda ilerleyen seçimlerde yeniden bir adaylığınız söz konusu olur mu?
-Şu andaki önceliğimiz parti olarak seçim yeterliğimizi almak ve Millet ittifakında yer alabilmektir. Böyle bir şey söz konusu olduğunda ittifakın ortak kararı bizim için de geçerli olacaktır.
Biden başkanlığında Türkiye-ABD ilişkileri nasıl olacak?
-ABD gibi ülkelerin dış politikalarını seçilen başkanlar değil Pentagon ve ABD derin devleti belirler. Başkanlar sadece iç politikada fonksiyoneldir; o da belirli ölçülerde! Biden’lı bir ABD yine yaptırım politikasıyla karşımızda olacaktır. Başka hayaller kurmayalım.
-ABD diplomasisinde her zaman ABD’nin menfaatleri ön plandadır. Çok dikkatli olunmalı ve dünyadaki belirleyici dengelerden kopmadan hareket edilmelidir. Zira ABD çıkarları, yalnız ve güçsüz ülkeleri sever…
-Türkiye’nin en büyük gücü Türk dünyasıdır! Bu asla unutulmamalı ve birleşik Türk devletleri paktı kurulmalıdır.
Bugün parti olarak yönetime geçecek olursanız atacağınız ilk somut adımlarınız neler olur?
-Üretime ve istihdama dayalı modern bir ekonomik modelin hayata geçirilmesi, güçlü ve modern bir savaş sanayinin kurulması, modernize edilmiş tarım ve hayvancılığın ülke sathına yaygınlaştırılması, meslek eğitimi ağırlıklı öğrenim sisteminin yaygınlaştırılması, tüm eğitim ve sağlık hizmetinin ücretsiz ve birinci sınıf sunulması; biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilişim teknolojisi ve yüksek teknoloji yatırımlarının yapılması; üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin turizm başta olmak üzere, gemi taşımacılığı ve su ürünleri üretimi konusunda dünya çapında bir ülke haline getirilmesi, yer altı ve yer üstü kaynaklarının en iyi şekilde değerlendirilmesi başlıca somut adımlarımızdır. Çok daha detaylı bilgi partimizin www.ap.org.tr sayfasında yer almaktadır.
Seçmen neden başka partileri değil de sizin partinizi seçmeli? AP: Adalet Partisi geçmişinden ve geleceğe yönelik çalışmalarından biraz bahsedebilir misiniz?
-Neden Adalet Partisi?
-“ Biz AP’liler, diğer partilerden farklı olarak sıra dışı bir politikanın temsilcileriyiz. Bu millet sürekli eleştiren, proje üretmeyen, saldırgan politikalardan artık bıkmıştır. Bizler politikalarımızı sadece muhalefet üzerine kurmadık;
-“Yapılan iyi şeyleri takdir ederken yanlışları eleştiren, eksik yapılanları ikaz eden tamamlayıcı bir partiyiz.”
-Olanlarla olması gerekenler arasında köprü olan, bunlara ilişkin projeleri en iyi bilen, geçmişte geleceğe kalkınmanın tek adresiyiz.
-Her zaman halkın yanında ve halkın sesi olan demokrat bir partiyiz.
-Halka rağmen değil halkla birlikte siyaset yapan, halkın ihtiyaç ve beklentilerini iyi okuyup bunlara ilişkin çözüm ve projeler üreten toplumcu bir partiyiz.
-Şahıslar üzerinden siyaset yapmayan, sadece icraata yönelik yanlışlıkları eleştiren, eleştirirken de kalıcı çözüm önerilerini ortaya koyan bir kitle partisiyiz.
-Dış ve iç politikalarımızda milli, manevi, kültürel ve ahlaki değerlerimize ters düşecek ve bu değerlerin tahrip olmasına vesile olabilecek her türlü tavize karşı olan bir partiyiz.
-Hırsızlık yapmadan, kul hakkı yemeden, vatana ve kahraman ecdada ihanet etmeden de bu memlekete hizmet etmenin ve kalkınmanın mümkün olduğunu göstereceğiz…
-Yapacağımız her işte önce adaleti ve insan haklarını esas alacağız.
-Yıllar sonra köylüye bir kez daha bu memleketin efendisi olduğunu hissettireceğiz.
-Esnafı, üreticiyi, sanayiciyi, memuru ve işçiyi ezilmekten yok olmaktan kurtarıp kırılan gururunu onarıp tekrar hak ettiği itibara kavuşturacağız.
-Sağlık, eğitim ve güvenlik hizmetleri devlet tarafından özel teşebbüsten beş yıldızlı hizmet olarak satın alınarak halka ücretsiz olarak verilecektir.
-İşsizlik, sağlık, güvenlik, doğal afet, kaza ve eğitim sigortaları zorunlu hale gelecektir.
-İstiklal harbi sonrası hazineye irat kaydedilen mal varlıklarının tamamını ait olduğu yere yani millete iade edeceğiz.
-Ülkemizde satılan tüm yabancı ticari emtianın envanteri çıkarılacak ve ilgili ülkelerle temasa geçilerek tüketimi bir fabrika üretimine denk gelecek ürünlerin fabrikalarının ülkemizde kurdurulması teklif edilecek aksi halde kota uygulamasına geçilerek girişi kısıtlanacaktır.
-Dış yatırımcının ülkemize gelmesini sağlayacak olan böyle bir yaptırım; üretimi millileştirecek, fiyatların yarıya düşmesini sağlayacak ve yaratacağı istihdam ile de işsizlik sorunumuz tamamen ortadan kalkacaktır.
-Yine bu uygulama ile yurt dışına döviz çıkışının önü kesileceği gibi yapılacak ihracat ile bilakis ülkeye döviz girdisi sağlanarak dış ticaret açığımız kapanacak ve dış borçlanma en aza inecektir.
-Bu ülkede parası ve yatırımı olan her kim olursa olsun ayırım yapmaksızın korunacak ve desteklenecektir.
-Üniversitelerimize bilişim, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve uzay teknolojileri konusunda araştırma desteği vereceğiz.
-Özel sektör ve üniversite işbirliği zorunlu hale getirilerek 5 yıl içinde yüksek teknoloji üreten ve satan bir ülke haline geleceğiz.
-Konusunda uzman öğretim üyesi kadromuz tarafından Çin, Tayvan, Kore, Japonya ve Almanya kalkınma modelleri incelenmiş olup, bu modellerin ortalaması bir Türkiye kalkınma modeli hazırlanmıştır.
-Bu model uygulamaya konduğunda ülkemiz beşer yıllık kalkınma dönemlerinde hissedilir ölçüde zenginleşecek ve bu zenginlik halka ilk beş yılda yansıyacaktır.
-Mevcut politikalarla halk yıllardır fakirliğe ve çaresizliğe ortak edilmiştir; cehalet, işsizlik, adli olaylar, kaos ve terör bunun doğal birer neticesidir. Halka mili serveti adil ve hakça paylaştıracağız. Güçlü devlet, zengin millet yegane felsefemizdir. Bu şekilde güven ve huzur içinde yaşayan eğitimli ve sorumluluk sahibi muasır medeniyete doğru yürüyen bir toplum yapısı kurulmuş olacaktır.
-Sıfır sorunlu hale gelmiş böyle bir ülke; AB’nin arka kapılarında kapı kulu olmayacak ve artık onurlu bir şekilde ön kapıdan içeri davet alarak girecektir.
-Adalet Partisi olarak yıllardır tüm dünyada parası pul, insanı kul edilmiş olan ülkemizi çok kısa sürede itibar gören, birinci sınıf insana sahip, onurlu bir ülke yapacağız.
-Kim olursa olsun, bu ülkeye bir çivi çakana bir çekiç hediye felsefesi ile rantı halka paylaştıran kalıcı politikalar üretip Adalet Partisi adını tarihe altın harflerle yazdıracağız.”
Yeni yıl ile birlikte okuyucularımıza ve dünyaya mesajınız?
-Her geçen yılın bir önceki yılı arattığı; Hak, hukuk ve huzurun kalmadığı; Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altına alındığı; Milli, Manevi ve Ahlaki değerlerin tahrip edildiği; Hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ayyuka çıktığı; Uluslararası saygınlığımızın kalmadığı son derece uzun ve karanlık bir süreçten geçtik!
-2021 yılında bu kabusun sona ermesini ve ülkenin tüm değerlerine sahip çıkacak olan milli bir siyasetin iktidara gelmesini diliyor, yüce Türk Milleti’nin yeni yılını kutluyor, yeni yılın insanlık alemine sağlık, huzur ve barış getirmesini temenni ediyorum…